Sormak istiyorsun, gururun el vermiyor. Neden? Ne oldu birden? Sıfır izahla kırklara karışan bu faninin derdi ne? Ne yaptım? Ne yapmadım? Kalbin kırık. Muhatabın yok. Kafanda dönüp duran türlü fikirle kalakalmışsın. Başkasının izahatini sen kendi kendine yapmaya yelteniyorsun. Yeltendikçe dibe batıyorsun. Boğulmana ramak var. Bir yanın diyor ki “Bak işte, kalbini açarsan böyle olur”, diğer yanın “Olsun” diyor, “Değer. Biz yanıp kavrulup küllerimizden yeniden doğmayı biliriz. Gün gelir yakmayan, sadece ısıtanına denk geliriz. O güne kadar yanıp kül olmayı göze almalı.” Acıyor vefakat. Acıdan uykuların kaçıyor. Maruz kaldığın tutarsızlık ve kayıtsızlık sana insanlığını sorgulatıyor. Ben yok muyum? Yaşamıyor muyum? Varlığım niçin görmezden geliniyor?
Ghosting’le tanışın dostlar. Bağırsak kurdu gibi bir şey. İnsanın içinde büyür de büyür. Hafife almamak gerekir. Devası kendinizle ilişkinizi sağlamlaştırmak ve sağlam dostlara sığınmak, artı zaman (berbat, klişe laflar bunlar, ama doğru; lakin süreç ne kolay ne de hızlı, işte bu laflar bunu es geçiyor, üzgünüm :/). Bu da geçer, diyorlar ya, doğru. Ghostlandıysanız bilin ki an gelecek kendinizi, an gelecek karşı tarafı suçlayacak, an gelecek kadere teslim olacaksınız. Bir an yaşananları didik didik edecek, bir an istenmediğinizi, sonraki an ise karşı tarafın sizi hak etmediğini düşüneceksiniz. Bir bakacaksınız “Ben bitmemiş bir şeyin yasını nasıl tutayım?” diye ağlıyorsunuz, ama sonra “Bitti işte, daha nasıl bir işaret bekliyorsun?” diyip kendi kendinize öfkeleniyorsunuz, “Anla işte, anla!”
Ama anlamakta zorlanacaksınız çünkü bu apansız buz kesme, bu beklenmedik yok oluş, bu kayıp olduğunu idrak etmekte zorlandığınız kayıp gözünüze zalimce görünecek, bu zulmü hak etmek için ne yaptığınızı merak edeceksiniz. Ve yine an gelecek, bu kasıtlı bir zulüm değil belki, sadece korkaklık, diye düşüneceksiniz. İsteyeceksiniz ki gerçek böyle olsun. Başka birinin size tercih edilmiş olması ihtimali bile gözünüze daha merhametli görünecek. “Keşke arasa, başka biri var, dese” diye yalvaracaksınız boşluğa, “En azından cezalandırılıyorum hissinden kurtulurdum, ağlar, üzülür konuyu kapatıp geçerdim.” Konunun kapanmasına izin vermediği için ondan nefret edeceksiniz. Ve sonra bu da geçecek, teslim olursanız eğer, o “cezalandırılıyorum” hissinin, “şunu yapsam şunu yapmasam sonuç farklı olurdu” çırpınmasının bu kişiyle bile ilgili olmadığını, onlarca yıl önceki çaresiz çocuk siz’den geldiğini fark edeceksiniz, o çocuktan kaçmaz, ona yarenlik ederseniz yavaş yavaş iyileşecek, üstüne üstlük güçleneceksiniz.
Kolay olmayacak, katman katman soyulacaksınız; ama ghosting’in açtığı kapıdan mecburen de olsa geçip ya da eşikte beklemeye devam etmektense bir cesaret ateşin (ya da buzun) içine dalıverip yaşanması gerekeni yaşayınca diğer kapıdan çıkarak konuyu gerçekten kapama şansınız olacak, kaderinizi kendi elinize alacaksınız. Diğer kapıdan çıktığınızda çok daha sağlam, çok daha sevecen, çok daha güzel, çok daha insan bir siz olacaksınız. Diyeceksiniz ki “Bir zamanlar ‘Ben insan değil miyim? Beni neden yok sayıyorsun?’ diye ağlaya ağlaya kendimi paralamıştım. Tabii ki insanım. İşte burdayım.” Tüm bunları histerik bir şekilde, adeta öç alır gibi değil, kalbiniz kabararak, sevgiyle söyleyecek, dünyadaki gelmiş geçmiş gelecek tüm ghostlayıcılara ve ghostlananlara sabır, güç ve merhamet dileyeceksiniz. Tekrarlayayım, kolay olmayacak, hemen de olmayacak, kendinizle daha yakın bir ilişki kurmanızı, bedeninizle daha fazla bağ kurmanızı, en önemlisi acıdan kaçmamanızı gerektirecek, ama olacak.
Travma uzmanları en dehşetli duygunun bile sadece bir buçuk dakika sürdüğünü söylüyor, bu da içinize su serpsin. Tabii ki bir duygudan diğerine geçe geçe süre biraz daha uzayabilir. Ayrıca bir buçuk dakikayı bırak, bir buçuk saniye bile o duyguya katlanamayacak durumda olabilirsiniz. O halde size bir eşlikçi, yaşadıklarınıza şahitlik eden, acınızı çekerken orada “present” olabilen biri gerekiyor olabilir. Böyle bir arkadaşınız ya da tanıdığınız varsa harika, yoksa bir profesyonele başvurabilirsiniz. Ben Elçin Yurddaş’ı öneriyorum. Bildiğiniz, güvendiğiniz, kompleks travmadan anlayan, iyileşmeyi bilişsel süreçlere indirgemeyen bir psikolog da olabilir. Hiç kimseyi bulamıyorsanız bir seçenek de Alex Howard’ın kitabı “Senin Hatan Değildi!”yi okumak. Kitap bazı halk kütüphanelerinde bile var. Hissetme, acıda kalma işinin nasıl yapılacağını ve o noktaya gelmek için kişinin kendi kendini nasıl güçlendirebileceğini adım adım anlatan bir kitap. Yapabilirsiniz. Yapabiliriz.
Commentaires